Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hepimizin üzerine olsun kıymetli okuyucularımız. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde her gün olumsuz yeni olaylarla karşı karşıya kalmaya devam ediyoruz maalesef. Diyanet İşleri Başkanlığı kurumumuz Ali Erbaş’ın başkanlığında günden güne yıpranmaya devam etmektedir.
Bunlardan biri de AKP Eski Milletvekili Sayın Metin Külünk Bey’in gündeme getirdiği iddialar… bu iddiaları yakından takip etmemize rağmen yasal süreçler devam ettiğinden gündeme getirmemekteyiz.
Yine Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görevini liyakat esasına göre yaptığı halde psikolojik baskı ve mobingler sonucunda intihar ettirilen veya kurumdan uzaklaştırılıp çeşitli problemler yaşayamaya zorlanan yüzlerce Diyanet İşleri Başkanlığı personelleri, imam hatipler, müezzinler vs…
Kurumumuzun yıpranmaması adına birçok haber ve sarsıcı olayı bu zamana kadar kendi sitemizde yayınlamaktan uzak durmaya özen gösterdik. Ancak mevzu DHBT ve DHBT’ ye girecek olan yüz binlerce kardeşimizin emeklerinin heba edilmesi olunca DHBT Dersleri Sitesi olarak göz yumamayız. DHBT DERSLER EKİBİ olarak bizler de DHBT süreçlerinden geçtik, aramızda hala bu süreci devam eden kardeşlerimiz mevcuttur. Bu nedenle bu sürecin ne denli stresli ve yorucu olduğunu bilmekte, İslam dini gereği de hakkaniyet taraftarlarıyız.
Diyanet DHBT’ye Girenlerin Hakkını Yiyor !
Gelelim asıl bizi ilgilendiren konumuz olan Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yasal prosedürler gereği atanması imkansız olan, sınavlarda başarısız olmuş on binlerce kişinin kurumun içine yerleştirilmesi meselesine. Evet, bu rakamlar on binleri bulmaktadır.
Bu iş nasıl oluyor, dilerseniz onu anlatalım. Söz gelimi DHBT Sınavına 210 bin kişi girmiş ve kategorilere ayırdığımızda misal ön lisans İlahiyattan sadece 90 bin kişi var. Yine bunları bayan – erkek olarak ayırdığımızda nereden baksanız bunlardan 30 bin erkek oluyor.
Diyanet İşleri Başkanlığının söz-per (sözleşmeli personel alımı) imam hatip mülakat sınavlarında üç katı kadar aday sınava çağrılıyor. Kıymetli hocalarımızda bilir ki üç katı kadar aday sınava puan esasına göre katılmaya hak kazanır ve bu puanlar da açıklanır. Bundan sonra mülakat sınavlarında başarılı olanların ataması yapılır.
Şimdi gelelim Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yasal zemin hazırlayarak yüz binlerce kişinin emekleri ile nasıl oynadığı meselesine. KPSS + DHBT Sınavlarına girmiş birileri 55 gibi bir puan alıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’de belli bölgelerde imam hatip ihtiyacı var diyerek vekil imam hatiplik sınavını bölgelerde açılıyor.
DHBT Sınavına girip 55 küsuratlı puan hatta sadece ön lisans ilahiyat mezunu olan birisinin normal şartlar altında bırakın imam hatip olmayı DHBT Mülakat sınavına bile çağrılmaması gerekiyor.
Diyanetin sözleşmeli personel alımlarına baktığımızda da nitekim bu böyledir. Ama bir bölgede imam hatip açığı var denilerek Diyanet İşleri Başkanlığı İl Müftülükleri Vekil İmam Hatip Alım Sınavı ilanına çıkıyor. Daha sonra yüz binlerce başvuru yapacak değil ya ortalama bölgenin de nüfus sayısı göz önüne alınarak 300-450 kadar bir başvuru geliyor hatta bu rakam küçük nüfuslu illerde 50 kişiyi bile geçmiyor. Bunlar arasında bir eleme yapılıyor ve bu kişiler (55 küsur puan alanlar) genelde köy camilerine sözleşmeli personel olarak atanıyor.
Daha sonrada 55 puan ile vekil olarak atanan bu kardeşlerimiz biraz görev yaptıktan sonra kadroya geçiş adı altında Ankara’da bir sınava tabi tutularak kadroya geçişleri yapılıyor. Oysaki gecesini gündüzünü heba etmiş KPSS + DHBT yazılı sınavlarından 75-85 puan almış kişiler bırakın atanmayı DHBT yazılısından sonra Diyanetin Mülakat sınavlarında çağrılmak için dahi bekliyorlar.
Ne yazık ki adalet herkese lazım… Diyanet İşleri Başkanlığında usulsüz görev alanlar, bu yazımızdan sonra sitemizi karalamalaya , CİMER üzerinden şikayetlerde bulunarak yazılarımızın engellemesi için her türlü dalavereyi yapmaya çalışacaklardır. Önemli değil hakkı hakikati yazmaya devam edeceğiz.
Kurumumuzdan herkes ekmek yiyebilir. Ama öncelikli olarak liyakat esası gözden geçirilmedir. Diyanet İşleri Başkanlığımız bünyesinde vekil ve fahri kuran kursu hocalarımıza karşı bir tutum ve tavır söz konusu olmamakla birlikte bu ayrımların artık tamamen ortadan kalkması gerektiğini ve şartların düzenlenmesi, adil olunması gerektiğini de defalarca buradan aktarmıştık. Hak üzere yaşamak, hakkaniyetli bireyler ve toplum olma duasıyla… Selametle kalın.
